Kıyamet Yaklaşıyor !


Başlık sizi aldatmasın kesinlikle kıyametin vakti ile alakalı bir tahminde bulunmayacağım. Hatta tahminde bulunulmasını veya ebced ve benzeri yöntemlerle bir takım hesaplarla(!) tahminde bulunulmasını da doğru bulmuyorum. Tarih, kıyametin vakti hakkında tahminde bulunan kimselerin yanılgılarıyla doludur. Nitekim rabbimiz ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:


İnsanlar senden kıyametin zamanını soruyorlar; de ki: "Onun bilgisi ancak Allah katındadır; ne bilirsin, belki de zamanı yakındır.”[1]


Kıyametin ne zaman kopacağını bilemeyiz. Ama onun alametlerini (başta Cibril hadisi olmak üzere) Allah resulü(sav) bizlere haber vermiştir. Her geçen gün ölüme yaklaştığımız gibi kıyamete de yaklaşıyoruz. Bu alametler ise gözlerimizin önünde gerçekleşmeye devam ediyor.


Peygamberimiz(sav) Müslim’de geçen bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:


“Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır.”[2]


Savaş kapımıza dayandı bugün veya yarın bizleri de içine çekecek. Gerçekleşen diğer kıyamet alametleri gibi bu da gerçekleşecek. Biz görür müyüz? Allah bilir. Ancak yaklaşmakta olanın daha da yaklaştığı aşikar.


Ne yapacağız o halde? Ne yapmalıyız?


Kıyametin vaktini soran bir kimseye peygamberimiz(sav) kıyamete ne hazırladığını sormuştur.[3]


Yani bizler vaktinden ziyade hazırlığımız var mı ona bakacağız, bakmalıyız.


Sizi üzüp korkutmak istemem ama kıyametin yaklaşması savaştan, fitne ve musibetlerin çoğalmasından başka bir şey getirmeyecek. Kıyamet yaklaştıkça rahatımız kaçacak. Sahip olduğumuz şu vakitlere sahip olamayacağız. Bizi meşgul eden başka başka dertler olacak.


Yine nebi(sav) şöyle buyuruyorlar:


İki nimet vardır ki insanların pek çoğu bunların kıymetini bilmeyerek aldanmaktadır: Sağlık ve boş vakit.[4]


İşte yapılacak iş budur. Aldanmamak. Vakit varken, imkan varken değerlendirmek. Salih amelleri artırmak. İbadetlere sarılmak. Çünkü bizi neyin beklediğini bilmiyoruz. Cennete, cehenneme iman ediyorsak hazırlık yapmalı. Yoksa aldananlardan oluruz.


Yaklaşan kıyamet dünyaya olan rağbetimizi sorgulatmalı. Televizyon, tablet, bilgisayar başında geçen vakitleri sorgulatmalı. Kardeşlerimiz şehit olurken, minicik yavrular gözlerini yumarken hayata kalplerimiz hala diri mi? Acı hissediyor mu? Bunu sorgulatmalı. Verilen nimetlerin bir gün hesabının olacağını hatırlatmalı. Rabbimizin Tevbe suresindeki şu uyarısını hatırlatmalı:


De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez.


Hatırlatmalı ki ebedi nedamete mahrum olmayalım. Hatırlatmalı ki hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekebilelim.

Dua eder, dua beklerim.

 



[1] Ahzap 63

[2] Müslim, Fiten, 82

[3] Müslim, Birr, 163

[4] Buhâri, Rikâk, 1

4 Yorumlar

  1. Allah razı olsun hocam güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Allah razı olsun

    YanıtlaSil
Yorum Gönder
Daha yeni Daha eski