Yukarıda bahsi geçen kampanyaya başvurdum ve
tarafıma şu şekilde bir mesaj iletildi:
Sayın A** FU** GÜV*****,
çekilen kura sonucu 1 adet Togg marka araba ve ikametgah adresinizin bulunduğu
ilde inşa edilecek 1 adet mustakil ev kazandınız. Sistemde yaşanılan yoğunluk
sebebiyle lütfen yarın saat 05.00’ te size gönderilen kullanıcı adı ve şifre
ile giriş yaparak onaylayınız.
Çok sevindim ve çok mutlu oldum. Son model bir
araba ile dubleks bir evim olacaktı. Heyecanla onay gününü bekliyordum ki hiç
olmasını istemeyeceğim bir şey geldi başıma. Bana verilen saatte uyuyakalmışım.
Uyandığımda sisteme giriş yapılmıyordu.
Çok üzüldüm, dünya başıma yıkıldı. O kadar
heveslenmiştim ki nasıl uyuyakaldım. Bu fırsatı nasıl kaçırdım bilemiyorum.
İçim o kadar dolu ki. Nasıl ifade edeceğim bilemiyorum. Kaçırılmayacak bir
fırsattı ve kaçırdım bir daha nerde denk gelecek? Çalışarak emekli olduğumda
bile alamam. Ah nasıl ya nasıl!?”
Yukarıda bahsi
geçen kampanya aslında yok. Hatta sizler okurken “İnşallah dolandırılmamıştır.”
diyerek okuduğunuzu tahmin ediyorum. Çünkü bedava peynir ancak fare kapanında
olur, diye düşünürüz. Ama böyle bir durumda ne kadar üzüleceğimizi hayal
edelim. Evet yukarıdaki hikaye kurgu ama her sabah namazını kaçırdığımızda
kaybettiklerimiz kurgu değil. Cennet ve cennet nimetleri hiç kurgu değil.
Hakikatin ta kendisi. Neler neler kaybediyoruz ama farkında değiliz.
Nefsime sorduğum
bir kaç soruyu, sizlerde nefislerinize sorabilirsiniz. Yukarıdaki hikayede
üzüldüğümüz yada üzüleceğimiz kadar sabah namazını kaçırdığımızda üzülüyor
muyuz? Cennette kaybettiğimiz nimetler bizleri üzüyor mu? Cennet ve cehennem
bizim için ne ifade ediyor? Ben kendi nefsimi yokladım ve bu üzüntüyü
hissedemediğimin farkına vardım. Sizlerden dua istemek adına kısa bir yazı
kaleme aldım.
Dua edin de bu
fakir, dünyaya aldananlardan olmasın. Dua buyurun ki bu fakir imanın tadını
alanlardan olsun. Şuur ve basiret isteyin bana 3 günlük dünyada kaybettiklerine
üzülen ben, ahirette kaybedenlerden olmayayım.
Selam ve dua ile.