Malayani İşler Üzerine



Böyle bir yazı yazmak ne kadar haddime bilmiyorum. Sigara içen bir babanın evladına sigara içmemesini tavsiye etmesi, sigaranın zararlarını anlatması gibi bir durum söz konusu ortada. Ama kendi nefsim için okuduklarımı sizinle de paylaşmak istedim. Rabbim bizleri ihlaslı ve gayretli müminlerden eylesin.

Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Kendisini (doğrudan) ilgilendirmeyen şeyi terketmesi, kişinin iyi Müslüman oluşundandır.”[1]


Kendisini ilgilendirmeyen şey(ler) olarak tercüme edilen malayani kelimesini bazı alimler kişinin gerek dünya gerekse ahiret hayatına hiçbir faydası bulunmayan işler olarak tanımlamışlardır. Bu tanım çerçevesinde bakacak olursak peygamber efendimizin (sav) sözünü şöyle anlayabiliriz:


“İslamiyet dinini güzelce idrak eden ve bir gün rabbine kavuşmayı arzulayan kimse kendisinin ne dünya hayatına ne de ahiret hayatına bir faydası olmayan boş işleri terkeder.”


İyi Müslüman olmak bu olsa gerek. Rabbimiz ise Mü’minun suresinde müminlerinde şek şüphesiz kesinlikle kurtuluşa erdiklerinden bahseder. Sonra da kurtuluşa eren kimselerin vasıflarından bahseder. Bu vasıflardan ilki namazla ilgilidir. İkincisine hep beraber kulak verelim: "Mü'minler, boş ve faydasız şeylerden yüz çevirirler."[2]


Bazen insanın aklına: “Namazımı kılıyorum. Günahlardan elimden geldiğince sakınıyorum. Dolayısıyla ne var biraz şurada eğlensem.” gibi bir düşünce gelebilir. Evet meşru dairede eğlenmek caizdir. Buna bir lafımız yok. Ama söz gelimi hepimizin evlerinde bulunan televizyonlar, bilgisayarlar, tabletler elimizden düşmeyen telefonlar… Sanki eğlence işini, vakit öldürme işini biraz abartıyor muyuz? Ömür hızla akıyor, sermayemiz tükeniyor. Ölüm her geçen gün biraz daha bizlere yaklaşıyor. Böyle düşündüğüm anlarda aklıma Ali’ye (ra) atfedilen şu kelam-ı kibar gelir: “Ecel senin peşindeyken sen neyin peşindesin?”

Evet, neyin peşindeyiz? Neyin peşindeyim?

Derin bir sükut…


Günümüz, ömrümüz nasıl geçiyor? Gün içinde sürekli ne ile meşgulüz? Boşa çıkınca hangi işe sarılıyoruz? Bir çok kimseye atfedilen bir kelam-ı kibar daha geldi aklıma: “Allah katındaki değerini öğrenmek istiyorsan, Allah’ın seni ne ile meşgul ettiğine bir bak.” O yüzden boş işlerden gereksiz işlerden günahlardan yüz çeviren kimsenin kurtuluşa erdiğini müjdeliyor rabbimiz bizlere. Ey nefsim! Allah katında salih kimselerden olmak istiyorsan boş işlerden yüz çevir! Kim Allah’a yakın olmak cennette peygamber(sav) ile beraber olmak istiyorsa boş işlerden yüz çevirsin! Çünkü rabbimiz başka bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor: "Kulak, göz ve gönül, bunların hepsi sorumludur."[3] Öğüt almak isteyene bu ayet-i kerime yeter.


Tüm bunları biliyoruz, öğrendik ama uygulayamıyoruz. Çünkü önceliklerimiz değişti. Çünkü iyice dünyevileştik. İnsan hayatı boşluk kabul etmez. Vakitte bir şekilde dolar. Bugünü ihya eden kimse içinde heba eden kimse içinde akşam oldu. O halde vaktini iyi değerlendirmeyi başaran kimselerin nasihatlerine kulak verelim. Ne diyor İmam Şafi: “Sen kendini hak ile meşgul etmezsen batıl seni işgal eder.” O zaman günahlardan ve boş işlerden yüz çevirmek istiyorsak kendimizi hak ile sürekli meşgul edeceğiz. Sürekli faydalı işlerin peşinde koşacağız. Bunun yolu budur.


“Bir işin ardından hemen başka bir işle meşgul ol.”[4] Bu ulvi bir emirdir. Bu peygamberlerin yolu ve sünnetidir. Bu dünya hayatında başarılı olmanın yolu da budur. Bunu sadece ayetler hadisler veya ulema da söylemiyor. Tembelliğin tanımını şöyle yapıyor Jules Renard: “Tembellik; yorulmadan dinlenme alışkanlığından başka bir şey değildir.”


Biz dinlenmeyi uzanıp telefonda vakit geçirmek olarak görüyor olabiliriz. Ya da meşhur platformlarda birkaç dizi bitirerek dinlendiğimizi düşünüyor olabiliriz. Lise yıllarımda okulumuza bir uzman gelmiş bizlere konuşma yapmıştı. Söz kime ait bilmiyorum ama şöyle demişti: “En iyi dinlenme şekli yaptığımız işi değiştirmektir.”


O halde ertelemeden, yarın demeden şimdi. Bir karar alıp sürekli hayır yarışında olalım. Faydalı işlerde koşturalım. Birbirimizi teşvik edelim. Ne demiş atalarımız: “İşleyen demir ışıldar.”


Kör karanlıkları yaran bir ışıltıyla. Aşkla şevkle üstümüzdeki ataleti atıp iki elle sarılırcasına..

“Elbet, yorulmak yoktur akan ırmakta
  Elbet, yorulmak yoktur akan ırmakta…”

04.09.2023



[1] Tirmizî, Zühd 11. Ayrıca bk. İbni Mâce, Fiten 12

[2] Mü'minûn sûresi (23), 3

[3] İsrâ sûresi (17), 36

[4] İnşirah Suresi 7 

6 Yorumlar

  1. Gönlünüze, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Ben sizin fanınızım hocam. Sizi çok seviyorum. Allah da sizi sevsin canım hocam 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah razı olsun. Rabbim sizleri de sevsin. Naim cennetlerinde ağırlasın.

      Sil
Yorum Gönder
Daha yeni Daha eski