Ab-ı Hayat

 


Ab-ı hayatı daha önce pek defa duymuşuzdur. Benim bu kelime ile ilgili hatırladığım en eski anım, 14-15 li yaşlarındayken sıcak bir yaz mevsiminde soğuk su satan bir seyyar satıcının bağırışlarıydı: “Suuu, ab-ı hayat, suuuu!”. Hatta yeni öğrendim “Bengi Su” isminin de ab-ı hayat manasına geldiğini. Karşıma da çıkınca ufak bir yazı yazmak istedim bu konuyla alakalı.

İçenin ebedî hayata kavuşması, ölümden kurtulması, öldürülse bile tekrar dirilmesi, ihtiyarsa gençleşmesi, hastaysa iyileşmesi gibi özellikleriyle bilinen ab-ı hayat, rivayetlere göre tarih boyu krallar hükümdarlar tarafından aranılmış. Ölümsüzlüğün peşinde koşmuş kral Gılkamış, Büyük İskender bunun için seferler düzenlemiş ve Hızır bu suya ulaşmış…

Edebiyatımızda iskendername adında eserler yazılmış bu minvalde. Sadece dinimizde değil diğer dinlerde ve mitolojilerde de hep mevzubahis olmuş ab-ı hayat…

Ama işin özü şu ki: Ne Kral Gılgamış onca gücüne rağmen bu suya ulaşmış, ne de Büyük İskender o büyük ordusuna rağmen bunu elde etmiş. Hatta ilginçtir, rivayetlere göre İskender’in aşçısı ab-ı hayatı bulmuş ve içmiş gelip Büyük İskender’e bunu haber vermiş ama suyu bir türlü bulamamışlar. Demek ki aramakla da bulunmuyor. Ama şimdi aramızda ne Kral Gılgamış, ne Büyük İskender ne de onun aşçısı var. Hepsi toprağın altında. Hepsi öldüler.

Kur’an’ı Kerim bu hakikati “Herkes ölümü tadacaktır.”[1] Ayeti kerimesiyle ifade ederler. Mutasavvuflarımız bu hakikati bildiklerindendir ki bunu bir timsal olarak kullanıp manayı mecaz üzerinden değerlendirmişler. Demişler ki: “Bu itibarla iman veya İslâm, âb-ı hayât ve kevsere benzetilir. Mümin ise bunu içen kimsedir. Aynı zamanda Kur’ân-ı Kerîm de âb-ı hayâttır. Zira onun gelmesiyle nice ölmüş gibi olan canlar dirilmiş, nice inkâr ve şirk hastaları şifa bulmuştur. Kâbe vahdeti, Hakk’ın birliğini, İslâm ve imanı temsil ettiği için âb-ı hayât olarak tasavvur edilir. Siyah örtüsü “karanlıklar”a (zulümât) benzetilerek âb-ı hayâtla bir başka ilgi kurulur. Hz. Peygamber bir âb-ı hayât çeşmesidir. Ölü gönüller onun sözleriyle şifa ve ebedî hayat bulurlar. Şefaati de müminler için âb-ı hayâttır.”[2]

Evet, iman ab-ı hayattır. Kişiyi ebedi cennete götürür. Evet, Kur’an ab-ı hayattır nice ölmüş kalpleri küfür bataklığında boğulmuş yürekleri kurtarmış diriltmiştir. Evet, peygamber efendimiz ve sünneti ab-ı hayattır. Kişiyi arındıran temizleyen ve tertemiz kılan. Ab-ı hayat denilen su gerçekten var mı yok mu bu bile belli değilken kesin olan varlığında şüphe olmayan bir ab-ı hayat var ki, evlerimizde en yüksek noktalarda bizi bekliyor. Uzun süre içilmediğinden üstü tozlanmış. Şifa olduğunu bildiğimiz bir abı hayat var ki gündemimizden düşmüş, bizim için rol model olmaktan çıkmış hayatımıza başka rol modeller girmiş…

Büyük İskender gibi uzun yollar almamıza gerek yok. Ab-ı hayat evlerimizde, “Haydi Kurtuluşa” diye çağıran mescitlerimizde. Ulaşabilirsek gönüllerimizde ab-ı hayat. Çok hastalandık çok yorulduk. Dünya telaşından yaşlandık, gücümüz kuvvetimiz kesildi. Şöyle kana kana içmeye ihtiyacımız var. Kendimize gelmeye ihtiyacımız var. Hele hele şu sıcak yaz gününde.

Susamış şu garip kulunda suya ulaşması için dualarınıza talibim. Dua eder dua beklerim.  

22.08.2023

 



[1] Ali İmran 185

[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/ab-i-hayat

*

Yorum Gönder (0)
Daha yeni Daha eski