Duaya İnanmak
En son ne zaman inanarak, rabbimizle konuştuğumuzu
hissederek dua ettik? Öyle alışageldiğimiz kelimeleri tekrarlayarak değil, ne
dediğimizi ne istediğimizi bilerek ne zaman yalvardık rabbimize? Sanki şimdi
hemen daha duamız bitmeden kabul olacağı ümidiyle bu heyecan ve umutla ne zaman
açtık ellerimizi?
Peygamberimiz(sav) şöyle buyuruyorlar:
“Allah’a kabul edileceğini gerçekten inanarak dua ediniz.
Bilin ki Allah, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalp ile yapılan duaları
kabul etmez.”[1]
Duaya inanmak…
Rabbim beni işitiyor. Gönlümün nasıl sıkıştığını biliyor.
Ona olan yalvarışımı ve yakarışımı görüyor. Ya bu istediğim de kabul ederse? Ya
şuan yaptığım-yapacağım dua katında makbul dualar arasındaysa? Duamızın kabul
olma umudu heyecanlandırıyor mu bizi? Tüm bunlar için biz yaptığımız dualara
inanıyor muyuz?
Biraz önce çok sevdiğim bir dostumla dualaştık. Yaptığı dua
öyle samimi öyle içten geldi ki. Çok farklı hissettim. Rabbim: “Tamam ey
kullarım. Duanızı kabul ettim. Sizden razı oldum.” diye buyursa kazandık şu
imtihanı. Bitti. Hepsi bu kadar. Belki de kabul buyurmuştur. Şu umut bile
insanı heyecanlandırmaya yetmez mi?
Ama ne kadar az dua ettiğimi ve ne kadar az dua aldığımı
fark edip nefsimi ayıpladım. Cebimden param gitmezdi oysa ya da bedenim
yorulmazdı dua ederken. O halde neden bu kadar isteksiz ve gayretsizdim dua
hususunda? Yoksa biz farkında değilken şeytan içten içe zaten kabul olmuyor
duaların vesvesesini mi verip durdu yıllarca bize.
Bugün başta zulüm altındaki Müslümanlar başta olmak üzere
ellerimizi açalım rabbimize. Hidayet dileyelim afiyet isteyelim. Dardaki
kardeşlerimize genişlik isteyelim mesela. Vefat eden yakınlarımız için açalım
ellerimizi bu sefer. Eşimize, çocuklarımıza, sevdiklerimize dua edelim yavaşça
acele etmeden.
Peygamberimiz başka hadis-i şeriflerinde ise şöyle buyuruyor:
“Bir Müslümanın, yanında bulunmayan din kardeşine yapacağı
dua kabul olunur. Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan
görevli bir melek ona, ‘Duan kabul olsun, aynı şeyler sana da verilsin.’ diye
dua eder.”[2]
“İki dua vardır ki bu dualar ile Allah arasında perde
yoktur. Mazlumun duası, kişinin Müslüman kardeşinin gıyabında yaptığı dua.”[3]
Bu yazı vesilesiyle sizleri duaya bir rağbet oluştuysa eğer
ellerinizi kaldırdığınızda bu fakire de dua buyurursanız müteşekkir olurum. Sizlerden
de dua talep ediyorum. Kısa da olsa inanarak, içten. Dili bilmem ama mutlaka
gönülden…
Dualarda buluşalım.
Selam ve dua ile.